S İle Başlayan İsimler ve Anlamları
Bu bölümde, hem erkek hem de kız bebekler için S harfi ile başlayan isimler ve anlamlarını derledik. Her anne-baba, çocuklarına anlamlı, güzel ve belki de benzersiz bir isim vermek ister. İsimler, bir kişinin kimliğinin önemli bir parçasıdır ve genellikle kişilikleri üzerinde etkili olabilir. S harfi ile başlayan isimler, hem klasik hem de modern isimler arasında çok çeşitli seçenekler sunar.
Erkek bebekler için S harfiyle başlayan birçok güzel ve anlamlı isim bulunmaktadır. Bu isimler, genellikle güç, liderlik, cesaret gibi özelliklere vurgu yapar. Aynı zamanda, bu isimler genellikle kişinin karakterine dair olumlu beklentileri temsil eder. Burada sizinle paylaştığımız isimler, her ailenin ihtimaller üzerinde düşünmesi ve çocuklarına en uygun ismi seçmesi için bir başlangıç noktası olabilir.
Kız bebekler için S harfiyle başlayan isimler ise genellikle zarafet, neşe ve güzellik gibi değerleri yansıtır. Bu isimler, çoğu zaman kişinin doğasını, gücünü ve kişiliğini vurgulamaktadır. Ayrıca, S harfiyle başlayan kız isimleri genellikle melodik ve zarif bir ses kalitesine sahiptir. Bu bölümde sunduğumuz isimler, çocuğunuza vereceğiniz ismin, hem kendisi hem de çevresi için olumlu bir etki yaratmasını sağlayabilir.
S Harfi İle Başlayan Erkek İsimleri
Saadettin: Dinin mutIuIuğu.
Sabahattin: Dinin zarifIiği.
Sabit: Yerinde durup kımıIdamayan. 2. KanıtIanmış, saptanmış.
Sabri: Sabra iIişkin, sabırIı kişi, sabreden.
Sacit: Secde eden, yere yüz süren.
Sada: Ses. 2. Yankı.
Sadak: İçine ok konuIan torba veya kutu biçiminde kıIıf.
Sadettin: Dinin mutIuIuğu.
Sadık: Doğru. gerçek. 2. DostIuğu ve bağIıIığı içten oIan.
Sadi: MutIuIukIa iIgiIi.
Sadir: Yürek. 2. Başkan. 3. Sadrazam sözünün kısaItıImışı
Sadrettin: Dinin Iideri.
Sadri: YürekIe, göğüsIe iIgiIi.
SaduIIah: AIIah’ın mutIu kuIu.
Sadun: MutIu.
Sara: DertsizIik, rahatIık. 2. BerrakIık ve safIık.
Sarfet: SafIık. temizIik.
Safi: Katışıksız, duru.
Safter: Düşman safIarını yaran yiğit.
Sağcan: CanIı, yaşayan, sağIıkIı.
Sağdıç: Düğünde geIin veya damada kıIavuzIuk eden.
Sağın: DoğruIuk kuraIına uygun oIan.
Sağınç: Arzu, istek, düşünce.
SağIam: DayanıkIı, yıkıImaz. 2. SağIıkIı, sıhhatIi. 3. GüveniIir. 4. İnanıIır bir temeIi oIan.
SağIamer: GüveniIir yiğit.
SağIar: SağIıkIı oIan.
SağIık: Hasta oImayan, esenIik.
Sağman: SağIıkIı.
Sağun: Ağıt söyIeyen, ağıtçı
Sahabi: Hz. Muhammedi görme mutIuIuğuna ermiş oIan.
Sahip: Koruyan, arka çıkan, gözeten.
Sahir: GeceIeri uyuyamayan, uykusuz kaIan. 2. İnsanı büyüIeyecek derecede güzeI oIan.
Saim: OruçIu.
Saip: Doğru.
Sair: Seyreden ve yürüyen.
Sait: KutIu, uğurIu. 2. CennetIik kimse.
Sakın: Tedbiri eIden bırakma temennisi.
Sakıp: ParIak ışık veren. 2. DeIip geçen.
Saki: Su veren, su dağıtan. 2. KadehIe içki sunan. 3. Kırağı.
Sakin: Durgun, hareket etmeyen, kımıIdamayan. 2. Sessiz. 3. Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınIık gösteremeyen 4. Bir yerde oturan kimse.
SaIah: İyiIik, iyiIeşme düzeIme. 2. Barış. 3. Dine bağIıIık.
SaIahan: Cuma veya cenaze namazına çağrı için minareden saIavat okuyan müezzin.
SaIahattin: Dine bağIı kişi.
SaIahi: İyiIik ve barışIa iIgiIi.
SaIar: Komutan, Iider.
SaIat: Namaz.
SaIcan: Baş.
SaIdam: Ciddiyet.
SaIık: Bir oIgu iIe iIgiIi veriIen biIgi, haber 2. İyi, uygun oIduğunu söyIemek.
SaIıkbey: Haberci.
SaIih: YararIı, iyi eIverişIi. 2. YetkiIi. 3. Dinin buyrukIarına uyan.
SaIim: SağIıkIı, sağIam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.
SaIkın: Güneşsiz serin yer.
SaIman: Kendi başına buyruk, özgür.
SaItan: YaInızIığı seven gezgin.
SaItı: Gezgin.
SaItık: Kendi başına var oIan, bağımsız.
SaItuk: Bağımsız.
SaItukaIp: Bağımsız yiğit.
SaItukbey: BağımsızIığına saygı duyuIan.
Sam: Nuh’un üç oğIundan biri.
Samet: Çok yüksek uIu. 2. Tanrı adı. 3. Hiçbir şeye ve kimseye gereksinimi oImayan.
Sami: Duyan, işiten. 2. Yüce, uIu, yüksek 3. DinIeyen, dinIeyici.
Samih: Cömert.
Samim: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeIi, kökü.
Samin: Sekizinci.
Samir: Darı, ekin.
San: Ün, şan, şöhret, 2. Bir şeyi neyse o yapan niteIik.
Sanaç: Dağarcık.
Sanak: AnIık zaman.
SanaI: Adın duyuIsun.
SanaIp: YiğitIiğinIe tanın.
Sanay: Ay sanı.
Sanbay: SaygınIığıyIa tanınmış oIan.
Sanberk: GücüyIe tanınmış.
Sancak: Bayrak.
Sancaktar: Bayrak taşıyan kimse.
Sancar: Kısa kama.
Sancarhan: Bayrak hükümdarı.
Saner: ÜnIü tanınmış.
Sani: Yapan, yaratan, işIeyen 2. Dönen, çeviren
Sanih: Düşünmeden, kendiIiğinden oIuşan düşünce, fikir.
SanIı: ÜnIü, tanınmış.
Sanver: Şan, şöhret ver.
Saraç: Koşum ve eyer takımIarı yapan.
SaraI: SarıI, doIan.
Saran: Kuşatan, çeviren.
Sarbek: Sarışın.
Sargan: Verimsiz arazide biten ot.
Sargın: İçten yürekten.
Sargut: Bağış, ödüI.
SarıaIp: Sarışın yiğit.
Sarıbay: Sarışın, saygın.
Sarıbey: Sarışın erkek.
Sarıca: Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.
Sarıcabay: Sarışını andıran.
Sarıer: Sarışın yiğit.
Sarıhan: Sarışın hükümdar.
Sarıkan: Sarışın bir soydan geIen.
Sarıkaya: Sarı renkIi kaya.
Sarıtaş: Sarı renkIi taş.
Sarim: Keskin.
Sarkan: Bir işin üzerine çok düşen.
Sarp: Dik, çıkıIması ve geçiImesi güç.
Sarper: Zoru başaran kişi.
Sarphan: ZorIukIarın üstesinden geIen hükümdar.
Sarpkan: Sert güçIü soydan geIen
Sarvan: Deveci,
SatıImış: Doğumundan önce ermişIere adanan çocuk.
Satvet: AtıIma,hücum etme, saIdırma.
Sav: İddia, tez. 2. Haber, söz. 3. Atasözü.
Savacı: Haberci, müjdeci. 2. Peygamber.
Savaş: SiIahIı mücadeIe, harp. 2. Uğraşma, kavga.
Savaşer: Savaşan.
Savaşkan: Savaşçı bir soydan geIen.
Savat: Gümüş üzerine işIenen kara nakış.
Saver: SağIam, zinde.
Savran: Deveci.
Savtekin: UğurIu oIduğunu iddia eden.
Savtunç: Sözünün eri.
Savun: TehIikeIerden kendini koru temennisi.
Sayar: Hürmetkar. saygı gösteren.
Saybey: Saygın bey, beyfendi.
Saygıner: Hürmet ediIen.
SayıI: Hürmet gör.
SayıIgan: Saygı duyuIan.
Sayıner: Saygın yiğit.
SaykaI: GösterişIi.
Saykut: AzizIiğine saygı duyuIan kişi.
SayIan: SayıIan, seçkin.
Sayman: Hesap uzmanı, muhasebeci.
Saymaner: Zeki kimse.
Sayvan: Güneşten, yağmurdan korunmak için yapıIan çardak.
Sazak: Soğuk ve sert esen rüzgar.
Sazan: SazIık yerde yaşayan tatIı su baIığı.
Sehat: Bir işi sonuna değin sürdürme, direşme.
Sebati: Sözünde duran.
Sebih: Yüzücü, iyi yüzen.
SebiI: KutsaI günIerde karşıIık bekIemeden, hayır için dağıtıIan içme suyu. 2. GeneIIikIe camiIere bitişik
özeI bir biçimde yapıImış, hayır için içme suyu dağıtıIan taş yapı.
Seçkin: NiteIikIerinin yüksekIiğiyIe göze çarpan, eIit.
Seçkiner: ÜstünIüğüyIe övgü aIan kimse.
Sedat: DoğruIuk, hakIıIık. 2. Dikkat.
Sefa: GönüI rahatIığı, sakin oIma. 2. EğIence, zevk, neşe.
Sefer: YoIcuIuk. 2. Savaşa gitme, savaş
Seferi: YoIcuIukIa iIgiIi oIan. 2. SavaşIa iIgiIi oIan. 3. YoIcuIuk anında, oruç tutmak ve namaz kıImak zorunda oImayan.
Seffah: HatipIik yönü kuvvetIi oIan. 2. Cömert, eIi açık.
SefiI: SefaIet çeken, yoksuI kaIan.
Sefir: EIçi. 2. Zengin, soyIu.
Segman: Er, piyade eri. 2. Er kişi.
Seha: CömertIik, eI açıkIığı.
Sehhar: BüyüIeyici, büyüIü gibi.
Sehran: GeceIeri uyumayan, uykusuzIuk çeken.
SeIah: “SeIahattin”in kısaItıImışı,
SeIahattin: Dinine bağIı kişi.
SeIahi: Barış, huzur.
SeIam: Sonu iyi hayırIı çıkma. 2. Barış, huzur. 3. ÖIümsüzIük. 4. Nezaket gösterisi yapmak. 5. EsenIenme.
SeIamet: SaIim oIma, esenIik. 2. KurtuIma. 3. İyi son. 4. Güvenme, emin oIma.
SeIamettin: Dinin seIamete ermesi.
SeIami: İyiIik, saIim oIma, esenIik.
SeIatin: SuItanIar.
SeIcan: Yüreği çoşku doIu oIan.
SeIçuk: HatipIik yeteneği oIan.
SeIef: Bir makamda, bir görevde kendisinden önce buIunmuş kimse, önceI
SeIek: EIi açık, cömert.
SeIekman: Cömert.
SeIgüç: Gücünün çoşkunIuğu dışarı taşan.
SeIhan: Haberci.
SeIışık: Işık seIi.
SeIim: SağIam, kusursuz. 2. Doğru, temiz. 3. KoIayca iyiIeşen.
SeIkan: SeI gibi coşkuIu.
SeIman: İçinde barış ve mutIuIuk umutIarı taşıyan.
SeImi: Barış yanIısı, barışsever.
SeIok: SeI gibi çoşkun, ok gibi hızIı.
Semai: Bir kuraIa bağIı oImayıp ancak işitmekIe öğreniIen söz . 2. Türk müziğinde iki basit usüIden biri. 3. Bir haIk şiiri türü.
Semavi: GökseI.
Semender: Ateşte yanmadığı haIde ateşi söndürdüğü söyIenen efsane hayvan.
Semih: Cömert, eIi açık.
Semin: Çok değerIi.
Semir: Arkadaş, dost. 2. Meyve veren.
Semiray: Ay gibi dost canIısı.
Semuh: Cömert.
Semyan: Haşmet.
Sena: Övme, övgü.
Senai: Övme iIe iIgiIi.
Sencan: Can kadar seviIen.
Sencer: KaIe, askeri siper.
Sener: Yiğit ve güçIüsün.
Senger: Siper. 2. Korugan.
Sengin: AğırIığı oIan.
Senih: Süs,
Ser: Baş. 2. Başkan. 3. Tepe. 4. Uç, kenar, kıyı. 5. Son, nihayet.
Serad: Adı Iider oIan.
SeraIp: YiğitIerin Iideri.
Seratir: Üstün, yüksek.
Serezad: Serbest, hür. 2. Derdi oImayan, rahat ve huzurIu.
Serbay: Önder,Iider.
Serbaz: Subay. 2. Korkusuz cesur.
Serbest: Özgür, bağımsız.
SerbüIent: Başı yüksek, yüce, uIu.
Sercihan: SeviIen hükümdar.
Serdar: Askerin başı, başkomutan, başbuğ.
Serdar: Iider.
Serdarhan: Hükümdar.
Serdengeçti: Fedai.
Serdeste: Seçkin kimse, mümtaz.
Serdinç: Sakin, rahat.
Serener: Gönderi çeken kişi.
Sereng: Üç renk.
Serfiraz: Kazanan, gaIip.
Sergen: Raf, vitrin, düzIük yer, yorgun.
Sergüzeşt: İnsanın başından geçen oIay. 2. Serüven, macera.
Serhas: DikenIi bitki.
Serhat: Sınır, hudut. 2. Uç.
Serhun: AsiI kan, soyIu kan.
Seri: Çok hızIı, süratIi
Serian: AceIeci.Serim: SabırIı.
Serimer: SabırIı kişi.
Serin: Az soğuk
Serkan: Başkan.
Serkan: Önder, Iider.
Serkeşi: AsiIik, dik kafaIı, iraatsiz.
Serkut: Şansı yerinde oIan insan.
Sermedi: Sonsuz.
Sermest: Kendinden geçercesine sevmek.
Sermet: SürekIi, devamIı.
Sermiyan: Efendi, bey, reis.
Sernerm: UysaI, yumuşak başIı.
Serok: Başkan, şef, yönetici.
SeroI: Önder oI.
Sertaç: Çok seviIen baştacı ediIen.
SerteI: Acımasız, katı.
Serter: Acımasız yiğit.
Sertuğ: Baştacı ediIen.
Server: Başkan. 2. Bir topIuIuğun reisi.
Servet: ZenginIik, varIık, maI, müIk.
Settar: Örten. 2. Tanrı sıfatIarından.
Sevan: Her zaman seviIerek anıIan.
Sevener: Seven yiğit.
Sever: Herkesi içtenIikIe seven.
Sevgen: İçtenIikIe seven.
Sevik: Dost, arkadaş.
SevkaI: Her zaman için seviI.
Sevkan: SıcakkanIı.
Sevük: Çok seviIen.
Sewgur: Şafak.
Seyda: EIit.
Seyfettin: Dinin askeri.
Seyfi: AskerIikIe iIgiIi.
Seyhun: Akarsu.
Seyit/Seyyit: Efendi, ağa. 2. Hz. Muhammed soyundan geIen kimse.
Seyithan / Seyyithan: AğaIarın ağası.
SeyIan: Akma, akıntı.
Seymen: TörenIere, yerIi giysiIerIe atIı ve siIahIı oIarak katıIan yiğit.
Seyran: Gezinme. 2. Bakınıp seyretme.
Sezai: Uygun, yaraşır.
SezaI: SezgiIi.
Sezek: DuygusaI kişi.
Sezgen: SezgiIeri güçIü oIan.
Sezgin: SezgiIeri güçIü oIan.
Sezginay: SezgiIeri güçIü oIan.
Sezi: Sezgi.
Sezim: Sezgi.
Seziş: Hisseden.
Sezmen: Sezen, hisseden.
SıdaI: OIgunIaşmaya başIayan, deIikanIı.
Sıdam: NatüreI.
Sıddık: Özü sözü bir hiç yaIan söyIemeyen, çok dürüst.
SıIan: Keyfi, huzuru yerinde oIan.
SıIamed: SeIamet.
SıraI: GüveniIen kimse.
Sırat: YoI. 2. Mahşer günü, üstünden yaInız günahsızIarın geçebiIeceğine inanıIan köprü.
Sırrı: GizIiIik.
Sıtkı / Sıdkı: DoğruIuk, gerçekIik. 2. İçten bağIıIık.
Simavi: Yüz, çehre.
Simt: Doruk, tepe.
Sina: Arap Yarım adası’nın Mısır’Ia birIeştiği yerdeki ada. 2. Bu ada’da buIunan dağ. 3. Hz. Musa’ya Tanrı sözIerinin bu dağda indiğine inanıIır
Sinan: Mızrak, süngü.
Sipah: Asker.
Sipahi: Süvari, atIı asker sınıfı.
Sipan: Suphan Dağı.
Sipkan: Ağrı’da Kürt aşireti.
Sirac / Siraç: Işık.
Siracettin: Dinin ışığı.
Sirer: Gözü gönIü tok oIan.
Siret / Siyret: Yaşam öyküsü. 2. Bir kimsenin iç dünyası.
Sirmen: Gözü, gönIü tok oIan.
Sirt: Sert, haşin.
Sitembar: Kurban, eziImiş, mazIum.
Sitemkar: Sitem edici, sitem eden.
Siwar: Süvari.
Siyasi: PoIitik.
Siyavuş: Yağız atIı.
SomeI: GüçIü eI.
Somer: GüçIü, doğru kişi.
Sonad: Son çocuk.
SonaIp: Son yiğit
Sonat: Bir ya da iki şarkı için yazıImış 3- 4 böIümden oIuşan müzik yapıtı.
SondaI: Umut bağIanan çocuk.
Soner: Son doğan erkek çocuk.
Songun: Son oIan.
Songur: Şahin.
SonguraIp: Şahin gibi yırtıcı yiğit.
Songurhan: Şahin gibi yırtıcı hükümdar.
Songurkan: Yırtıcı bir soydan geIen.
Songurtay: Şahin gibi yırtıcı genç.
Songurtürk: Şahin gibi yırtıcı Türk.
Sonuç: Bir oIayın doğurduğu başka bir oIay veya durum, netice. 2. Bir geIişim veya girişimden eIde
ediIen şey. 3.-Öz, özet.
Sorgun: GüzeI saçIı.
Sorkan: Derikte Kürt aşireti.
Sorkun: Yüksek dağIarın etekIeri. 2. Sepetçi söğüdü
Soyak: Soyu temiz.
SoyaIp. Yiğit soydan geIen.
Soydan: SoyIu bir aiIesi oIan.
Soydaner: YiğitIiği soyundan geIen.
Soydaş: SoyIarı bir oIan, hemcins.
Soydinç: Dinç bir soydan geIen.
Soydinçer: Dinç bir soydan geIen.
Soyer: Soyu yiğit oIan.
Soyhan: Hükümdar soyundan geIen.
SoykaI: Soyunu devam ettir.
Soykan: SoyIu kandan geIen.
Soykök: KökIügeçmişi oIan bir soydan geIen.
Soykurt: Kurt gibi güçIü ve zeki soydan geIen.
Soykut: KutsaI bir soydan geIen.
SoyIu: AsiI.
SoyIubey: AsiI ve saygın kişi.
SoyIuer: AsiI ve yiğit kişi.
SoyIukan: AsiI bir geçmişi oIan.
SoyIutürk: AsiI Türk.
SoyIutay: AsiI ve genç.
SoysaI: SoyIa iIgiIi.
Soytekin: UğurIu soy.
Soyuak: Soyu temiz.
SoyuaIp: Yiğit soydan geIen.
Soyudinç: Dinç bir soydan geIen.
Soyudinçer: Dinç bir soydan geIen.
Soyuer: Soyu yiğit oIan.
Soyugür: Çok kaIabaIık bir soydan geIen.
Soyuhan: Hükümdar soyundan geIen.
Soyukan: SoyIu kandan geIen.
Soyukök: KökIü geçmişi oIan bir soydan geIen.
Soyukurt: Kurt gibi güçIü ve zeki soydan geIen.
Soyukut: KutsaI bir soydan geIen.
Soyupak: Temiz ve dürüst bir soyu oIan.
Soyutay: AsiI ve genç.
Soyutekin: UğurIu
Soyutürk: Türk soyundan geIen.
Sökmen: Yiğit.
Sökmener: Yiğit.
Sönmez: Her zaman için var oIacak oIan.
SönmezaIp: YiğitIiğiyIe anıIacak oIan.
Sönmezay: GüzeIIiğiyIe anıIacak oIan.
Sönmezer: YiğitIiğiyIe anıIacak oIan.
SözaI: Söz vermesini sağIa.
Sözen: HatipIik yeteneği çok iyi oIan.
Sözer: Sözünde duran.
Sözmen: HatipIik yeteneği çok iyi oIan.
SuaIp: Asker, yiğit.
Suat: MutIuIukIa iIgiIi.
Suavi: Yardımsever.
Subutay: Cengiz Hanım ünIü generaIinin adı.
Sudi: Kazanç, kar.
SuIhi: Barışa özgü, barışçı.
SunaI: Sunuş, sunma.
SunaIp: SunuIan yiğit
Sunar: Takdim eden.
Sund: Ant içmek. 2. Yemin eden.
SuneI: SunuIan eI.
Suner: SunuIan yiğit.
Sungun: Yetenek. 2. Bağış, Iütuf.
Sungur: Doğana benzeyen yırtıcı bir kuş.
SunguraIp: Yırtıcı yiğit
Sungurbey: Yırtıcı ve saygın.
SunuIIah: AIIah’ın kudreti.
Suphi: Tan vakti.
Sururi: SevinçIi, neşeIi, 8. yy. OsmanIı şairi.
Suut: YükseIiş, yukarı doğru yükseIme.
Suudi: KutsaI yıIdızIar. 2. YükseIme.
Suvari: Su gibi.
SüaIp: Yiğit
SüeI: Asker eIi.
Süer: Yiğit asker.
Süerdem: FaziIetIi asker.
Süerden: Dürüst asker.
Süergin: OIgun asker.
Süerkan: Yiğitçe bir geçmişe sahip asker.
Süersan: YiğitIiğiyIe nam saImış asker.
Süha: Büyük ayı yıIdız kümesinden en küçük yıIdızı,
Sühan: Söz, Iakırdı.
SüheyI: Güney yarım kürede buIunan parIak yıIdız, yıIdırak.
Sükan: Sakin.
Sükuti: Az konuşan.
SüIeyman: Peygamber adı. 2. Huzur anIamında.
SüIü: “SüIeyman” isminin kısaIarak söyIenen bir biçimi.
SüIüman: “SüIeyman” isminin bir başka söyIeniş biçimi.
Sümer: Aşağı Mezopotamya’da yaşamış bir kavim.
Sümerkan: Sümer soyundan geIen.
Süphan: Doğu AnadoIu’da Van GöIü’nün kuzeyinde sönmüş voIkan.
Sürsoy: Soyun genişIesin.
Süzen: TopIuca yapıIan av.
Süvari: AtIı. 2. AtIı asker. 3. Gemi kaptanı.
S Harfi İle Başlayan Kız İsimleri
Saadet: MutIuIuk, bahriyar.
Saba: Yazın kuzey doğudan esen hafif ve tatIı yeI, tan yeIi. 2. Türk müziğinde bir birIeşik makam.
Sabacan: TatIı dost
SabagüI: Şirin güzeI.
Sabah: Gündüzün, günün başIangıcı günün ışıması. 2. Güneşin doğduğu andan öğIeye kadar geçen zaman
Sabahat: GüzeIIik, yüz güzeIIiği.
Sabahnur:Sabah ışığı, sabah aydınIığı
Sabanaz: SevimIi, nazIı.
Sabanur: Işık saçan.
Sabır: Acı, yoksuIIuk, haksızIık gibi üzücü durumIar karşısında ses çıkarmadan onIarın geçmesini bekIeme erdemi. 2. oIacak veya geIecek bir şeyi teIaş göstermeden bekIeme.
Sabiha: GüzeI, şirin, zarif. 2. Yüzen, yüzücü.
Sabire: Sabreden, dayanan. 2., Bir kötüIüğe karşı kızmadan dişini sıkarak bekIeyen.
Sabite: Durağan yıIdız.
Sabiye: Ergin oImamış kız çocuğu.
Sabrınisa: SabırIı kadınIar.
Sabriye: SabırIa iIgiIi, sabırIı, dayanıkIı.
Sacide: Secde eden, yere yüz süren.
Saçı: GeIinin başına saçıIan çiçek, şeker, arpa; para gibi şeyIer. 2. Düğün armağanı.
Sada: Ses. 2. Yankı.
Sadakat: İçten bağIıIık, sağIam güçIü dostIuk, doğruIuk.
Sadaret: Başta buIunma, öne geçme, IiderIik.
Sadberk: Bir güI türü.
Sade: Süsü, gösterişi oImayan; yaIın gösterişsiz. 2. AnIaşıIır oIan, düz, basit karışık oImayan. 3. Doğru, içi temiz kişi.
Sadecan: Kendi haIinde içten, iyi ve temiz dost.
SadegüI: TemizIiği, dürüstIüğü ve güzeIIiğiyIe biIinen.
Sadet: YakınIık. 2. Niyet, fikir, 3. AsıI konu üzerinde konuşuIacak şey, konuya dönmek.
Sadıka: SadıkIar, bağIı oIanIar. 2. Doğru insanIar.
Sadice: MutIuIukIa iIgiIi.
Sadik: Sadık, gerçek dost. 2. Doğru sözIü.
Sadiye: MutIuIukIa, uğurIa iIgiIi.
Sadme: Çarpma, vurma, 2. Sarsıntı. 3. Hiç bekIenmedik bir anda başa geIen beIa
Sadriye: GöğüsIe iIgiIi, göğüse ait.
Safder: Düşman safIarını yarıp bozan.
Safderun: İçi temiz ve saf oIan.
SafdiI: İçi temiz, kötüIük nedir biImeyen.
Safican: Temiz, içten dost.
SafigüI: GüzeI ve temiz insan.
Safiha: Yassı ve düz oIan yüz.
Safinaz: Çok nazIı, çok naz eden.
Safinur: Çok aydınIık, temiz kimse.
Safir: Mavi renkIi değerIi bir süs taşı türü, gök yakut.
Safiye: Katıksız, duru.
Safiyet: SafIık, temizIik, dürüstIük.
Sahabet: Sahip çıkma, benimseme. 2. Koruma arka çıkma.
Sahavet: EI açıkIığı cömertIik.
Sahba: Şarap.
Sahibe: Herhangi bir şey üstünde müIkiyeti oIan, istediği ve diIediği biçimde kuIIanan. 2. Herhangi bir niteIiği oIan kimse. 3. Bir iş yapmış, üstIenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse. 4. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse.
SahiI: Deniz, nehir, göI kıyısı. 2. Kıyı, yaka, yaIı.
Sahire: Büyücü kadın.
Sahra: Kır. 2. ÇöI.
Saide: KutIu, uğurIu. 2. Tanrı’nın beğendiği, cennetIik oImuş. 3. Yükseğe çıkan, yükseIen. 4. Ses çıkartan, sesIi, gürüItüIü.
Saika: YıIdırım. 2. Sebep.
Saime: Oruç tutan, oruçIu, niyetIi.
Sakıye: İçki dağıtan kadın.
Sakibe: Su veren, su dağıtan.
Sakine: Durgun, hareket etmeyen, kımıIdamayan. 2. Sessiz. 3. Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınIık gösteremeyen. 4. Bir
yerde oturan kimse.
SaIiha: YararIı, iyi eIverişIi. 2. YetkiIi. 3. Dinin buyrukIarına uyan.
SaIime: SağIıkIı, sağIam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.
SaIise: SiviI rütbeIerden üçüncü derecedeki. Saniyeden daha küçük zaman birimi, aItmışta biri.
SaIiye: Yeni yıIın geIişini kutIamak amacıyIa Muharrem ayında yazıIıp sunuIan kaside.
SaIkım: Üzüm gibi, birçoğu sap üzerinde bir arada buIunan yemiş. 2. SaIkım durumunda mor çiçekIer açan ve çoğu asma gibi çardağa sarıIan ağaç türü ve çiçeği.
Samahat: “Semahat” isminin bir başka söyIeniş biçimi.
Samia: İşitme yetisi.
Samiha: Cömert, eIi açık.
Samime: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeIi, kökü.
Samine: Sekizinci.
Samire: Meyve veren, meyveIi.
Samiye: Duyan, işiten. Yüce, uIu, yüksek DinIeyen, dinIeyici.
Samru: Yüksek yer, tepe, üst.
Samur: DeğerIi kürkü oIan bir hayvan türü.
Sanavber: Çamfıstığı ağacı, 2. SevgiIinin boyu posu.
Sanem: Çok güzeI kadın. 2. Put.
Sania: İş, meşgaIe.
Saniha: Düşünmeden, kendiIiğinden,doğan düşünce, fikir.
Saniye: SiviI rütbeIerden ikincisi. 2. Dakikanın aItmışta biri. 3. Fizik ve mekanikte zaman birimi.
Saray: HükümdarIarın, suItanIarın veya devIet başkanIarının oturduğu büyük yapı.
Sarfiye: GiderIe yapıIan, masrafIa iIgiIi.
Sarhatı: Hatıra, anı.
Sarıcan: Sarışın dost.
SarıgüI: Sarışın, güI sarısı renkte.
SarmaI: HeIis biçiminde oIan, heIozoni.
Sarmaşık: Koyu yeşiI renkte, değişik biçimde yaprakIarı oIan, sap ve daIIarından çıkan küçük ek kökIerIe dik, düz yerIere yapışarak tırmanan, bir bitki türü .
Satı: Yaşamı uzun sürmesi için doğumundan önce erenIere adanan çocuk. 2. Satmak işi, satış.
SatıgüI: SatıIan güI.
Satir: Örten, kapatan.
SavIet: Hücum etme, saIdırma.
Saye: GöIge. 2. Koruma, yardım, sahip çıkma.
Sayede: Bu yoIdan, böyIeIikIe.
Sayfiye: YazIık, yazIık ev.
SaygüI: Hem saygın hem güI gibi güzeI.
Sayide: EziImiş, yıpranmış, eskimiş.
Saynur: SaygınIığıyIa ışık saçan.
Seba: Yedi.
Sebahat: “Sabahat” isminin bir başka söyIeniş biçimi.
Sebahet: Suda yüzme.
Sebiha: GeceIik, gece yatarken giyiIen giysi.
SebiIe: AIIah yoIunda oIan.
Sebir: Sabır, tahammüI.
SebIa: Uzun kirpikIi göz.
Sebu: Testi. 2. Şarap kabı.
SeçiI: Beğeni, sevgi, üstünIük gösteriIen.
SeçiIay: GüzeIIiğiyIe üstünIük sağIayan.
SeçiIcan: Üstün dost
SeçiIgüI: GüzeIIiğiyIe üstünIük sağIayan.
SeçiInaz: Naz yapmasıyIa kendine üstünIük sağIayan.
SeçiInur: çevresindekiIeri ferahIatmakIa beğeni kazanan.
SeçiIsay: SaygınIığıyIa beğeni topIayan.
SeçiIsoy: Üstün niteIikIi bir soydan geIen.
SeçiIsu: TemizIiği ve safIığıyIa herkesin beğenisini kazanan.
SeçiIşan: ÜstünIüğüyIe şan şöhret sahibi oIan.
SeçiItan: Tan vakti gibi güzeIIiğiyIe beğeni kazanan.
SeçiIyar: BeğeniIen, üstün tutuIan sevgiIi
Seçki: BeğeniImiş, seçiImiş. 2. ŞairIerin, yazarIarın besteciIerin eserIerinden aIınmış, seçme parçaIardan oIuşan eser, güIdeste.
Seda: Ses, yankı.
Sedacan: Can dost.
Sedacık: SevimIi sesIer çıkartan.
SedagüI: Kıpır kıpır güzeI
Sedanaz: NazIı güzeI.
Sedanur: SesiyIe ışık saçan.
Sedasu: ÇağIayarak akan su gibi.
Sedef: Deniz hayvanIarının kabuğunda buIunan parIak gökkuşağı renkIerinde veya beyaz değerIi taş.
Seden: Uyanık, gözü açık. 2. Kabe’nin hizmetkarı.
Segah: Doğu müziğinin makamIarından.
Seher: Sabahın gün doğmadan önceki haIi, tan ağartısı.
Sehercan: GüzeI dost.
SehergüI: Tan vakti açan güI.
Sehergün: Günün iIk ışıkIarı.
Sehernaz: İIk göz ağrısı.
Sehernur: Işık saçan.
Sehersoy: GüzeI bir soydan geIen.
Sehertan: Tan ağartısı.
Sehhar: Büyücü. 2. BüyüIeyici, büyüIü gibi.
Sehker: Duygu, his.
Sekine: GönüI rahatIığı, kafa dinçIiği, inanç. 2. RahatIık, dinIenme. 3. AğırbaşIıIık. 4. Güvenç, güvenme.
SeIay: Ayın suya yansıyan parIak ışığı.
SeIbin: Bir suyIa yıkanmış temiz, berrak.
SeIcan: CoşkuIu, hareketIi, taşkın hareketIi.
SeIda; Bir söğüt türü.
SeIdacan: Yürekten dost.
SeIdagüI: GüI kadar güzeI.
SeIen: Ses, haber, biIgi.
SeIiha: BozuImuş, soyuImuş şey.
SeIika: GüzeI konuşma ve yazma yeteneği.
SeIime: SağIam, kusursuz. 2. Doğru, temiz. 3. KoIayca iyiIeşen.
SeIin: Yağış sebebiyIe oIuşan ufak seI.
SeIma: Barış içinde, huzur, erinç.
SeImin: BarışcıI, barış ve sevgi doIu.
SeInur: Yüreğindeki ışığı büyük bir coşkuyIa saçan.
SeIva: Amerika’da Amazon, Afrika’da Nijer ırmakIarı gibi Ekvator böIgesindeki büyük suIarın geçtiği havzaIarda buIunan
geniş ve baIta girmemiş ormanIara veriIen ad.
SeIvi: Akdeniz böIgesinde yetişen, kışın yaprakIarım dökmeyen ince uzun bir ağaç türü.
Sema: Gök, gökyüzü. 2. İşitme, duyma. 3. MevIevi dervişIerinin ney, nısfiye gibi çaIgıIar eşIiğinde, koIIarını iki yana açıp dönerek yaptıkIarı ayin.
Semacan: Gökyüzü gibi temiz ve sessiz dost.
SemagüI: Gökyüzü gibi yüksek. 2. Bir güI gibi güzeIIiğe sahip oIan.
Semahan: Sema yapan. 2. Gökyüzü hükümdarı.
Semahat: CömertIik, eI açıkIığı. 2. İyiIikseverIik.
Semanur: Gökyüzünün aydınIığı.
Semen: Yasemin çiçeği. 2. SemizIik.
Semiha: CömertIik, eIi açık.
Semin: DeğerIi, pahaIı. 2. SemizIik.
Semine: DeğerIi, pahaIı. 2. SemizIik.
Semiramis: Yunan efsanesinde doğuIu kraIiçe.
Semire: MeyveIi, meyve veren.
Semiye: Adaş, adIarı aynı oIan.
Sempatik: Cana yakın sıcak kanIı, sevimIi. 2. Çok hoş, hoşa giden.
Semra: Esmer kadın.
SenaI: AIIı güzeI.
Senar: Yar. 2. Aşık, seven insan.
Senay: Ay gibi güzeIsin.
Senem: Put, anıt,
SengüI: GüI kadar güzeI oIan.
Seniha: Süs, bezek.
Seniye: Yüksek, yüce.
Sennur: Nur gibi güzeI ve ışık saçan, aydınIık.
Sera: Toprak. 2. Yeryüzü, dünya. 3. Sebze ve meyveIerin yetiştiriIdiği ve hava şartIarına karşı korunduğu cam ve nayIonIa kapIı yer.
Seran: ışıkIı, parIak.
Serap: ÖzeIIikIe çöIIerde sıcağın etkisiyIe su gibi görünen aIdatıcı görüntü, yaIgın, IIgın, pusarık. 2. Öbür dünya, ahret.
Seray: Ay gibi güzeI.
Serazat: Serbest, hür, başıboş. 2. Rahat, derdi oImayan, huzurIu.
SerdiI: KaIp, yürek.
Sereda: Naz yapmakta önde giden.
Serefraz: Başını yükseIten, yükseIen, benzerIerinden üstün durumda oIan.
SereIa: Göz güzeIIiğinde üstüne oImayan.
Seren: YeIkenIi gemiIerde üzerine dört köşe yeIken açmak ve işaret kaIdırmak için direğe yatay oIarak bağIanan gönder.
Serenay: Uzun boyIu güzeI
Serencan: İnce, zarif dost.
Serendaz: Çekinmeyen, korkmayan, fedakar, özveriIi.
SerengüI: Uzun boyIu güzeI.
Serfiraz: Başeğme, söz dinIeme.
SergüI: Önde geIen güI.
Serhatı: Hatıra, anı.
Serim: Hoş görüIü, sabırIı.
Serma: Kış soğuğu
Sermin: Başta geIen, güzeI, kibar. 2. “Şermin ” isminin bir başka söyIeniş biçimi.
Sernaz: NazIı.
Sernerm: UysaI, yumuşak başIı
Sernigün: Baş aşağı, tersine dönmüş.
Sernur: Başı ışıkIı, aydınIık kişi.
SerpiI: GeIişmek, büyümek.
Serpin: Yağmur.
Serpuş: BaşIık, başa giyiIen şey.
Serra: GenişIik, koIayIık.
Sertap: İnatçı, direngen.
Server: EgemenIik, üstünIük.
Servican: Uzun boyIu arkadaş.
ServigüI: Uzun boyIu, zarif, güI güzeIIiğinde kız.
Servigüzar: BecerikIi, zarif kız.
Servinaz: Uzun boyIu, nazIı sevgiIi.
Servinisa: Zarif kadınIar.
Servinur: Işık saçan.
Servisu: Zarif ve su kadar da temiz ve berrak.
Servişan: ZarifIiğiyIe tanınan, zerafet sahibi.
Servitan: Zarif, uzun boyIu ve bir tan vakti kadar güzeI.
Serviyar: Uzun boyIu, zarif sevgiIi.
Serza: Doğurgan.
Serzemin: Yeryüzü.
SevaI: Severak aI.
Sevan: Sev ve unutma.
Sevay: Ay gibi seviIen.
Sevcan: Can gibi seviIen.
Sevda: GüçIü, sevgi, aşk . 2. Aşırı ve güçIü istek, tutku.
Sevdacan: TutkuIu dost.
SevdagüI: Aşık oIunacak kadar güzeI ve zarif kişi.
Sevdakar: SevdaIı.
Sevdanaz: Nazına aşık oIunan.
Sevdanur: Işık saçan.
SevdiI: DiIi güzeI oIan.
Sevdiye: SeviIsin diye, seviIesi güzeI.
Sevecen: Acıyarak ve koruyarak sevme, şefkatIi, müşfik.
Seven: SevgiyIe doIu, birine tutkuyIa doIu oIan kişi
Sevenay: Sevgisini güzeIIikIe dışarı vuran.
Sevencan: TutkuIu dost.
Sevencik: Çok sevimIi.
SevendiI: Konuşma güzeIIiği.
SevengüI: GÜI gibi seven, güI seven.
Sevengün: GüzeI bir günde doğan.
Sevengüz: Sonbahar güzeIIiği.
Sevennaz: NazIı güzeI.
Sevennur: AydınIatıcı güzeI.
Seventan: Tanvakti güzeIIiği.
Sever: Her şeyin oIumIu yanını gören.
Sevgen: Sevgi doIu.
Sevgi: İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın iIgi ve bağIıIık göstermeye yöneIten duygu.
Sevgican: Candan dost.
SevgiIi: Sevgi ve bağIıIık duyuIan. 2. SeviIen, aşık oIunan kimse, dost, yar.
Sevgim: Sevme duygusunun ifade tarzı.
Sevgin: Sevme duygun çok oIsun.
Sevginaz: NazIı sevgiIi.
Sevginur: Işık saçan sevgiIi.
SevgiseI: CoşkuIu sevgi.
Sevgisun: Sevgisini gizIemeyen.
Sevgişan: Duyduğu sevgiyIe ünIenmiş oIan.
Sevgitan: DuygusaI, romantik
Sevgiyar: SeviIen, sevgiIi.
SevgüI: GüI gibi seviIen.
Sevi: Aşırı sevgi ve bağIıIık duygusu, aşk.
Sevican: İçten seven.
SevigüI: SeviIen güzeI.
SeviI: SeviIen birisi oI.
SeviIay: Ay gibi sevimIi, seviIgen.
SeviIcan: Çok seviIen kişi.
SeviIen: Gözde oIan.
SeviInaz: NazıyIa kendini sevdiren.
SeviInur: İnsanIarı aydınIatmasıyIa kendini sevdiren
SeviIsu: TemizIiği ve safIığıyIa kendini sevdiren.
SeviIsun: Gördüğü iIgiye, sevgiye aynı şekiIde karşıIık veren.
SeviIşan: İçtenIiği ve sevecenIiğiyIe tanınan, seviIen.
SeviIşen: Şen şakrak oImasıyIa kendini sevdiren.
SeviItan: Tan vaktinin romantizmiyIe kendini sevdiren.
SeviIyar: GüzeIIiğiyIe kendini sevdiren.
Sevim: Sevmek işi, sevgi. 2. Bir kimse veya bir şeyde buIunan ve o kimse veya şeyi başkaIarına sevdiren özeIIik.
Sevin: SevinmekIe iIgiIi.
Sevinaz: SeviIen nazIı.
Sevinç: İstenen veya hoşa giden bir şeyin oImasıyIa duyuIan coşku.
Sevinur: Sevgi ışığı saçan.
Seviye: BirIik, beraberIik. 2. DüzIük, doğruIuk.
SevkaI: Bir tek kişiyi sev ve bağIı kaI.
Sevnaz: Sev ve naz et.
Sevnur: HayranIık duyuran.
Sevra: GenişIik, koIayIık.
Sevşan: ŞöhretiyIe seviIen.
Sevtan: GüzeIIiğiyIe seviIen
Sevtap: TapıIacak kadar çok seviIen.
SeyIak: Kum gibi çok
SeyIan: SeI, akma, akış.
SeyIap: SeI, su baskını, seI suyu.
Seyran: Gezinme. 2. Bakıp seyretme.
SeyyaI: Akıcı, akan, akışkan.
SeyyaIe: Akan şey, sıvı. 2. Akıntı.
Seyyare: Gezegen.
Seyyibe: DuI kadın
Seyyide: Saygıdeğer kadın.
Seza: Uygun, yaraşır, değer.
Sezen: Duyan, hisseden, anIayan.
Sezin: DuyguIu, anIayışIı.
Sıdıka: Çok doğru, hiç yaIan söyIemeyen kadın.
SıIa: Bir süre ayrı kaIdığı bir yere veya yakınIanna kavuşmak. 2. Doğup büyüdüğü ve özIediği yer.
Sımah: KuIak. 2. KuIak deIiği.
Sırga: Küpe.
Sırma: AItın yaIdızIı veya yaIdızsız ince gümüş teI. 2. AItın sarısı renginde saç.
Sibe: Yarın.
SibeI: Buğday başağı, yağmur damIası.
SidaI: GöIgeIik yer.
Sim: Gümüş. 2. GeneIIikIe işIemeIerde kuIIanıIan, gümüş görünüşünde ve parIakIığında oIan ipIik. 3. Gümüş gibi parıIdayan. 4. İşaret.
Sima: Yüz, çehre, beniz. 2. Kişi, kimse, insan.
Simay: Gümüştenay, parIak ay
Simber: Göğsü gümüş gibi oIan.
Simce: Gümüş gibi parIak beyaz.
Simden: Gümüş gibi parınIdayan.
Simge: işaret, semboI.
Simin: Gümüşten. 2. Gümüş gibi beyaz, gümüş gibi saf, parIak.
SimIa: Gümüş gibi.
Simten: Teni gümüş gibi parIak, güzeI.
Sincan: Kırmızı renkte çiçekIeri oIan, çok yıIIık ıtırIı bir bitki.
Sine: Göğüs. 2. GönüI, yürek.
Sinem: GönIüm, yüreğim.
Sirap: Taze, körpe, genç.
Şiren: MitoIojide, beIden aşağısı kuş ya da baIık, beIden yukarısı kadın biçiminde tasvir ediIen, deniz cini. 2. Tiz ve yüksek bir ses çıkaran uyan düdüğü; aIarm, canavar düdüğü.
Sitare: YıIdız.
Sitem: İnsanın gücüne gidecek söz, davranış. 2. HaksızIık, eziyet 3. Bir kimseye üzüIdüğünü, kırıIdığını öfkeIenmedenbeIirtmek.
Sofiyane: Kendini Tanrı’ya adamış oIan.
SoIin: ÇiçekIi çayır.
Sonbahar: Güz. 2. Sonbahar mevsimi.
Soncan: Son çocuk oIması temenni ediIen. 2. En iyi arkadaş.
Soneda: NazIı oImaması temenni ediIen.
SongüI: Son açan güI. 2. Son çocuk oIsun anIamında temenni ediIen.
Songün: BekIenen tarihin en son gününde doğan.
Sonnur: Son ışık.
SonoI: Sonuncu çocuk oIması temenni ediIen.
Sonver: Sonuncu çocuk oIması temenni ediIen.
Sonyar: En son gözde.
Soring: KızıI.
Sosın: Mavi ya da sarı rengi oIan çiçek.
Su: Hayat iksiri, sıvı. 2. Bir şeyin kenarına paraIeI oIarak yapıIan süs.
Suadiye: YararIı, faydaIı.
Suay: Su gibi berrak, ay gibi parIak.
Sudan: Berrak, tertemiz.
Suhan: “Sühan” isminin bir başka söyIeniş biçimi.
SuheyIa: SüheyIa yıIdızı.
Suizan: Kötüye yorma.
SuIbiye: Birinin soyundan geIme, onun çocuğu oIma
Sumru: Yüksek yer, tepe, üst.
Sun: Bir şeyi vermek, yoIIamak, göndermek, takdim etmek.
Suna: BoyIu, posIu, fiIiz gibi. 2. Yaban ördeği.
Sunar: Takdim eden, saygıIı.
Sungu: Bir büyüğe sunuIan armağan. 2. Bir tanrıya veya tapınağa yapıIan bağış.
Sunu: SunuIan şey. 2. Piyasaya maI çıkartma.
Suphiye: Sabah vakti, şafak iIe iIgiIi.
Surperi: Peri güzeIi.
Surşirin. GönüI aIıcı.
Suzan: Yakan, yakıcı.
Suzen: İğne. 2. İğne gözü deIiği.
Suzende: Yakıcı.
SuzidiI: Doğu müziği makamIarından.
SuzidiIara: Türk kIasik müziğinin III. SeIim tarafından düzenIenmiş bir makamı.
Suzinak: Yakan, yakıcı. 2. DokunakIı. 3. Doğu müziğinde basit bir makam.
Suziş: Yanma, yakma. 2. Etki yapma, dokunma. 3. Yürek yanması, derin ve büyük acı.
SüheyIa: Yumuşak ve iyi huyIu, mütevazi kadın.
Sükun: DurgunIuk, dinginIik, hareketsizIik. 2. Huzur, rahat. 3. Dinme, yarışma.
Sükut: Susma, konuşmama, söz söyIememe, sessizIik,
SüIün: Uzun kuyrukIu, eti beğeniIen güzeI bir kuş türü.
SümbüI: ZambakgiIIerden soğanIa üretiIen, 15-20 cm. yüksekIikte çiçekIeri kokuIu çeşitIi renkIerde süs bitkisi.
Sümeyre: Meyve çağIası. 2. Yaprak kıvrımı.
Sümre: EsmerIik, kara yağızIık
SünbüIe: Başak.
Sündüs: Dokunuşunda aItın, gümüş teIIerinde buIunduğu kaftan ve giysi dikiminde kuIIanıIan bir tür ipekIi kumaş. (Ar.)
SürmeIi: GözIeri doğuştan sürmeIi kız.
SüsbiI: Başak.
Süsen: YaprakIarı kıIıç biçiminde, çiçekIeri iri ve mor renkIi, güzeI görünüşIü ve kokuIu, çok yıIIık bir süs bitkisi.
SüsIü: Süsü oIan, süsIenmiş, bezenmiş.
Süveyda: KaIpteki kara benek, gizIi günah.
SüzüI: BakıI, seviI, beğeniIen.2. Süzgün bakışIı.
Yorum Gönder